Türbeler 12 2024, 14:24
KUMRAL ABDAL (BABA) TÜRBESİ
(1210-1286?)
Kumral Abdal Osman Bey'in çağdaşı olup Söğüt nahiyesinde oturan keramet sahibi bir dervişti. Osman Bey'le Kumral Baba ; Osman Bey Kumral Ermeni Derbendi savaşından dönerken Bozüyük sahrasında karşılaşmışlardır.
Kroniklerde Osman Bey'in İtburnunda Şeyh Edebali'nin evinde gördüğü rüya ve bu rüyanın Derviş Durdu oğlu Kumral tarafından yorumlanması imparatorluğun kuruluşunun müjdelenmesi şeklinde yorumlanmaktadır. Osman beyin kendisine müjdelenen sultanlık müjdesine hediye olarak Kumral Baba(abdal) ya köy tahsis etmiş ve buna nişane olarak da yanında bulunan maşrapasını ve atalarından intikal eden kılıcını teslim etmiştir. ileride sorulduğu zaman bunları belge olarak göstermesi istenmiştir. Kroniklerde 2. Bayezid zamanında bu nişanların hala Kumral Baba ailesinin elinde bulunduğu açıklanmaktadır.
Osman Bey Karaağaç ve Kovalıca Köylerini derviş Kumral Babaya bağışlamıştır ve bu iki köyün gelirleri Kumral Baba soyundan gelenlere bağlanmıştır. Dervişler köye yerleştikten sonra buraya bir zaviye yapmış ve zamanla köyün eski adı unuturak Kumral Baba(kovalıca) şekline dönüşmüştür. Fatih zamanında Vakfa Kumral Seydi oğlu ali oğlu İbrahim Seydi mutasarrıf olmuştur. I. Selim’de bilcümle mecmu’t avarız-ı divaniyeden ve tekalif-i örfiyeden muaf ve müsellem olalar emrini vermiştir. Gerek Kanuni zamanında gerek II. Selim zamanın da görülüp kayda geçirilen nişan Yavuz Sultan Selim’e aittir. Vakfın hasılı 5 058 akçe idi. Zaviye vakıfları zaman evlat- vakıf ile aynı başlık altında değerlendirilmektedir. Genellikle zaviyenin vakıf gelirlerinden aile üyeleri içinde pay ayrılmıştır. 14 kıta çiftlik, 2 kıta çayır, Kumral Baba evladına ayrılmıştır. Böylece zaviye vakıfları bir kısmı ile onların da yaşamı garanti altına alınmış oluyor.
Kumral Baba (Abdal)'nın vefatının ardından bugünkü Türbenin bulunduğu alana defnedilmiştir. Türbesin içerisinde kendisi gibi Horasan Erenlerinden veyahut onun soyundan gelen yedi kişinin daha kabri bulunmaktadır.
Kaynakça: 16 Yüzyılda Eskişehir ve Sultanönü Sancağı, Halime Doğru,Odunpazarı Belediyesi Kültür Yayınları,2005
HAMZA BEY (KARA DONA) TÜRBESİ
(1215-1260)
Osmanlı arşivinde bulunan bazı belgelerde Bozüyük’ün diğer adının Karadona şeklinde olduğudur. Karadona adının ne zamandan bu yana kullanıldığı konusunda kesin bir bilgimiz yoktur. Bozüyük’ün adı, örneğin MAD 27 Sultanönü vakıf defterinde “Nefsi Boz-öyük namı diğer Karadona” olarak anılmaktadır. Kuyud-ı Kadime arşivindeki 541 numaralı Sultanönü evkaf defterinde ise “nefs-i Boz-öyük nam-ı diğer Kara Dona dahi derler.” Bu kayıtlardan da anlaşıldığı gibi Kara Dona adı Bozüyük’ün diğer adıdır.
Kara Dona adı, yerel rivayette Bozüyük’te yaşamış, orada ölmüş ve mezarı Bozüyük’te Tekke mahallesinde olan bir kişiye aittir. Adının Kara Dona yada Hamza olan; bu kişi hakkındaki bilgilerimiz çok sınırlıdır ancak yerel rivayette; “Asıl adı Hamza olup Horasan erenlerindendir. Ertuğrul Gazi’nin habercisidir. Esmer tenli olduğundan Kara Hamza, Kara Dona diye anılmıştır. Ertuğrul Gazi’nin gaza arkadaşı ve sır ortağıdır. Savaşlarda bir çok yararlık göstermiştir. İnönü beyinden aldığı haberi Ertuğrul Gazi’ye götürürken Kızıl Tepe’nin kuzey batısında Bizans askerleri ile çatışmaya girmiş ve orada şehit düşmüştür. Şehit düştüğü yere taşlardan bir mezar yapılmıştır.1999 yılında Tekke türbesi yeniden düzenlendi”
KAYNAKÇA: Güngör Şahin, Hüseyin Delil Bozüyük Tarihi Yayınlanmamış Kitap,2006
Kurulay Yılmaz, Geçmişten Günümüze Bozüyük, Bozüyük 2004
SAVCI BEY TÜRBESİ
Savcı Bey Türbesi Kandilli köyünde bulunmaktadır. Aşıkpaşazâde Tarihinde Savcı Beyin Domaniç Savaşı’nda şehit edilmesi şu şekilde gerçekleşmiştir: “Vilayetlerin kâfirleri cem oldular, Karacahisar tekfuruna geldiler. Yine durur sen kim ve neslini esir ederler ve hem bu vilâyeti bizim elimizden alırlar, harab ederler. Kendileri hod bir sofu Türkmen değildir ki biz dahi onunla muamele itdik. İmdi bunları bu vilâyetden çıkarmazsanız veyahud komazsanız aher pişmanlık faide vermez dediler. Onun dahi bir kardeşi vardı. Adına <> derlerdi. Ona azim leşker koşdu. İnegöl kâfirleriyle cem oldular. Osman Gazi dahi gâzileri cem etdi. Ekinciye geldiler. Domaniç Belin aşdıkları yerde uğraşdılar. Gâyet azim cenk oldu. Osman Gazi’nin kardeşi <> anda şehid oldu. Ve ol Filanoz dedikleri kâfir düşdü. Osman Gazi eydir, “evvel itin karnını yarın, dahi it gibi bir yere göme kon” dedi. Buyruğu gibi ettiler. Ve ol yerin adı şimdi <<İt eşeni>> kaldı. Saru Yatıyı dahi götürdüler, Söğüt’de atasının yanına koydular. Saru Yatı düşdüğü yerde bir çam ağacı vardır. <> derler. Şimdi anda gâh gâh bir şule görünür. Bu tarih hicretin altıyüz seksen beşinde vâki olmuşdu.(miladi 1286) ”
Aşıkpaşazade gibi Neşri, İbn-i Kemal ve Oruç Bey de eserlerin de Savcı Bey’in (Saru Yatı) şehit olma hadisesini benzer şekilde aktarmakta ve atası Ertuğrul Gazi’nin yanına defnedildiğini aktarmaktadır. Bu yüzden Savcı Beyin Türbesi'nin Kandilli'de olması tartışmalı bir konudur ve kabrinin Söğüt'te olması muhtemeldir.
KAMURAN GAZİ TÜRBESİ
Kamuran Gazi'nin Ertuğrul Gazi'nin silah arkadaşı olduğu rivayet edilmektedir.
Türbesi eski adı ile Kamuran Tekke yeni adı ile Metristepe Köyü'nde yer almaktadır.
Türbesi köyün hemen çıkışında Metrisepe Zafer Anıtı'nın doğu yamacında bulunmaktadır.